Eşim beni anlamıyor. Çocuklarım sözümü dinlemiyor. Arkadaşlarıma, akrabalarıma kendimi anlatmaya çalışmaktan, arada kalmaktan, yanlış anlaşılmaktan yoruldum…

Zaman zaman bu düşünceler çoğumuzun zihninden geçer. Ve duygusal olarak zorlanırız.

İletişim problemleri günümüz aile sorunlarının başında gelir. İletişim dediğimiz şey, algılama ve aktarmadan ibarettir. Dolayısıyla kişi iletişiminde muhatabını nasıl algıladıysa bunu bir başkasına aktarma biçimi de o minvalde olur. Bununla birlikte;

İnsan iç alemlerini kalbini, aklını, duygularını, niyetlerini ne ile beslerse dışarıya yansıtacağı haller, konuşmalar, tavırlar da bu yönde gelişir.

Mesela; dominant, tolerans gücü zayıf birisi su-i zan ahlakını kendinde geliştirmişse ne yazık ki etrafındaki insanların birçok güzel hallerini fark edemez ve onları kendi penceresinin kirliliğine göre algılayıp öylece aktarır.

Ya da; bireyde hoşgörü, tolerans ve esneklik geliştiyse bununla birlikte ilişkilerine hüsn- ü zan ve de karşısındakinin davranışını hüsn-ü tevil edebilme ahlakı da varsa o zaman iletişimin birinci basamağı olan algılama biçimi daha sağlıklı gelişir ve aktarmaları da bu sıhhatte devam edebilir.

Meşhur bir söz vardır. “İletişim; sizin ne söylediğiniz değil, karşı tarafın ne anladığıdır”.

Dolayısıyla biz iletişim derken çoğu zaman iletmeyi anlıyoruz oysaki iletişimin birinci adımı algıdır. Algı meselesini de kişinin bilinçaltı, şemaları, mizacı, ahlakı, kompleksleri, böbürlenmeleri belirler.

İletişim; İnsanın kendini bilme, haddini bilme ve meselenin özünün kendini terbiye etmekten geçtiğini hissettiren öğreten bir öğretmendir. Yani; önceliğimiz kendimizle uğraşmak olacak. Enfüsi tefekkürle kendimizde yakaladığımız kötü ahlakı ahlak-ı haseneye çevirmekle, tetiklendiğimizde ortaya çıkan bilinçaltımızda saklanmış değersizlik, yetersizlik, suçluluk (vs.) gibi duygularımızı fark edip onlar üzerinde çalışarak, gerekirse şemalarımızı yeniden şekillendirerek, komplekslerden, ya da sözleri kişiselleştirmekten kurtulmanın yollarını arayacağız.

Yaratıcımız bizleri birbirimize ihtiyaç duymayacak şekilde yaratsaydı o zaman iletişimin inceliklerini öğrenme mecburiyetinde değildik.

Fakat yaratılış kanunu gereği birbirimize muhtacız. Hem fiziksel ihtiyaçlarımızın, hem de duygusal ihtiyaçlarımızın karşılanması için sağlıklı iletişim yollarını öğrenmek durumundayız.

Bu yazımızda iletişimin ilk basamağı algılama üzerine idi. İnşallah gelecek ay aktarma üzerine değineceğiz.

Sizlerin de iletişim konusunda şu yöntem bana iyi geldi ya da şu konuda zorlanıyorum dediğiniz bir durum var mı? Varsa lütfen maile mesaj gönderirseniz yazımızı o yönde şekillendirebiliriz inşallah. Selamet ve muhabbet ile…

Halide Keçeli

Kategori: