Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin mühim bir talebesi olan merhum Tahiri Mutlu Ağabeyin, Üstad Bediüzzaman’ın ‘Kainata değişmem’ dedikleri değerli talebeleri merhum Zübeyir Gündüzalp Ağabey hakkındaki tesbitleri son derece manidardır: “Bütün sır ondadır. Ne sır varsa, neyi bilmek istiyorsanız ona soracaksınız. Şimdi Üstad demek Zübeyir demek, Zübeyir demek Üstad demektir. Onun söylediklerini her zaman not alın, bir nüsha da bana verin” demiştir. (Zübeyir Gündüzalp, İ. Kaygusuz s. 354)
Zübeyir Gündüzalp Ağabeyin, Risale-i Nur’dan ilhamla kaleme aldığı, ilim ve hikmet dolu önemli ölçü ve prensiplerden konumuzla ilgili şu cümlelere bakmakta fayda olacağını düşünüyorum;
- Bilseydiniz gayret ne kadar kıymettardır, bir dakika boş durmazdınız.
- İstidatları inkişaf ettirmek için çok okumak.
- Daima okumak.
- Dem ve damarlarımıza karışacak derecede okumak.
- Az da olsa devamlı okumak. (Altın Prensipler (Yeni Asya Neşriyat)
Gayret sözlüklerde, olağanüstü bir biçimde uğraşma, uğraşıp didinme, çabalama, çalışma isteği olarak tarif edilmiş.
Gayret ( Arapça : غَيْرَة ; bazen ghayra , ghira , ”’ ghirah ”’, geehrah veya gheera olarak çevrilir), bir kişinin kendisine ait bir hakkı veya ayrıcalığı başkasıyla paylaşmasından duyduğu hoşnutsuzluk veya hoşnutsuzluk kavramını kapsayan Arapça bir kelime olarak ta anlamlandırılı.
Gayret, insanoğlunun hedeflerine ulaşabilmesi için en güçlü yol arkadaşıdır. Karşılaşılan zorlukları aşmak, korkularını yenmek ve umudu her daim canlı tutmak isteyenler, azimle çalışmanın önemini çok iyi bilirler.
Kur’an’da gayret kelimesi doğrudan kullanılmasa da, bu kavramı ifade eden ve benzer anlamlara gelen birçok ifade bulunur. Bu ifadeler, temel olarak Allah’ın rızasını kazanmak için gösterilen çaba ve azmi anlatır.
İşte Kur’an’da gayret kavramının geçtiği başlıca noktalar:
* Cihad: Bu kelime, “çabalamak, gayret etmek” anlamındadır. Hem fiziksel bir mücadeleyi hem de nefisle yapılan içsel bir savaşı ifade eder. Kur’an’da cihad, Allah yolunda mal ve canla yapılan her türlü çabayı kapsar.
* İyiliği emretme, kötülükten sakındırma: Müslümanlara toplumsal bir görev olarak verilen bu sorumluluk da büyük bir gayret gerektirir. Ayetlerde, müminlerin bu konuda duyarlı olması ve aktif çaba göstermesi vurgulanır.
* Sabır ve sebat: Kur’an’da sabır, zorluklar karşısında dayanıklı olmak ve kararlılıkla doğru yolda kalmak olarak anlatılır. Bu da kişinin hedefine ulaşmak için gösterdiği sürekli bir gayretin parçasıdır.
* Takva: Allah’a karşı derin bir saygı ve sorumluluk bilincine sahip olmak anlamına gelir. Takva, kişinin hem ibadetlerinde hem de günlük hayatında Allah’ın emirlerine uyma konusunda gösterdiği bilinçli bir gayrettir.
* Salih ameller: Kur’an’da birçok ayette müminler, sadece iman etmekle kalmayıp, salih amel işlemeye teşvik edilir. Bu ameller, namaz, oruç gibi ibadetlerden, insanlara yardım etmeye kadar geniş bir yelpazeyi kapsar ve her biri gayret gerektiren fiillerdir.
Kısacası, Kur’an’da gayret, kişisel ve toplumsal hayatın her alanında Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için gösterilen sürekli bir çaba, irade ve azim olarak ele alınır.
Toplumda insanlar arasında Gayretullah kelimesini de duyarsınız.
Gayretullah, “Helâk olan eski kavimler için: “Onlar günah ve isyanda sınırı aştıkları için gayretullaha dokundu. Allah da onları helâk etti” denilir. Ancak Allah’ın gayreti, insanların gayretine asla benzemez. Cenâb-ı Hakk’ın yüce Zâtına yakışır ve kutsiyetine lâyık bir gayreti vardır. O’nun bu yüce gayreti, çoğu kez, günah ve isyanda sınırı aşanları cezalandırma şeklinde tecellî eder.
Gayret sahibi bir mü’min de, dine aykırı ve zararlı durumlar, hâdiseler ve tecavüzler karşısında lâkayd ve duygusuz kalamaz, müteessir olur, hamiyeti galeyana gelir. Nitekim Kur’an’da (48:29) âyetinde sahabelerin yüksek meziyetlerini beyan ederken, “küffar üzerinde çetin ve metin” olduklarını kaydeder.
Buhari’nin 67. Kitabü’n-nikâh 107. babından alınan bir hadis-i şerifte şöyle buyurulur: “Allah Teâlâ, mü’minler hakkında gayret ve hamiyet gösterir (hayır ve saadet diler). Ve Allah’ın gayreti, haram kıldığı fena şeyleri (günahları) mü’minin işlememesi içindir.”
Allah Teâlâ’ya nisbet olunan gayretle, insanlardaki gayret hiçbir cihetle birbirine benzemez. Allah’ın gayretinden, kullarına merhamet etmesi, hayır ve saadet dilemesi anlaşılır.”[1]
Bu konuyla ilgili, Bir sitede şöyle bir soruya rastladım, 10. Sözde geçen, “izzet ise gayret ister.” cümlesi ne manaya geliyor, izah eder misiniz?
Bu soruya 10. Sözden alınan bir parça ile cevap verilirken önce İzzet kelimesinin kıymet, kadr, itibar, şeref, kuvvet, kudret, celal gibi çeşitli manaları vardır denildikten sonra, buna bağlı olarak Gayret kelimesinin de kıskançlık, kıskanma, izzet ve şerefe karşı tecavüze karşı tahammül göstermeme gibi manaları olduğu söylenmiş ve “İzzet ise gayret ister” sözünün izahına gelince diyerek, 10. Sözde geçen paragraf açıklanmış:
“Hem pek büyük izzeti, pek celalli bir haysiyeti, namusu vardır. Hâlbuki kerem ise, in’am etmek ister. Merhamet ise, ihsansız olamaz. İzzet ise gayret ister. Haysiyet ve namus ise, edebsizlerin te’dibini ister. Halbuki şu memlekette o merhamet, o namusa lâyık binden biri yapılmıyor. Zalim izzetinde, mazlum zilletinde kalıp buradan göçüp gidiyorlar.”
Cenabı Hakkı’ın kanunlarına karşı gelen, isyan eden, tabiri caizse izzetine dokunan edebsizlere karşı tahammül göstermeden, gayrete gelerek, onlara gerekli cezalarını vermek demektir. Bu dünyada bazı kavimlere gelen azablar buna bir örnektir. Ayrıca cehennemde Allah’a isyan ederek kanunlarını çiğneyen küfürleriyle, azgınlıklarıyla ve yaptıkları zulümler ile Allah’ın izzetine dokunan o asilere, edebsizlere, zalimlere ve kafirlere karşı gayrete gelerek azab vermesidir.[2]
Gayretle ilgili birkaç alıntıya bakmakta fayda olacağını düşünüyorum;
Sezai Karakoç’un dediği üzere; “anlamak masraflı iştir, emek ister, gayret ister, samimiyet ister; yanlış anlamak kolaydır oysa, biraz kötü niyet, biraz da cahillik yeter.
İmam Şafii ise, “Daima hizmet ve gayret içinde ol. Çünkü hayatın gerçek lezzeti, hiç bezginliği olmayan bir yorgunluktadır.” Demektedir.
Robert Collier, “Başarı gün boyu tekrar edilen ufak gayretlerin toplamıdır.” Dediği gibi
Ovidius ise, “Damlayan su mermeri, yürüyen gayret dağları deler.”demiştir.-
Bizden biri olan Mehmet Akif Ersoy da “İz bırakanlarla senin aranda basit bir fark var sadece. Onlar ömür boyu gayret ediyorlar, sen ömür boyu hayret ediyorsun.” Diyerek konumuza güzel bir nokta koymuştur.
burada aklıma Üstadın ilk talebelerinden Molla Hamid Ekinci’den nakledilen herkesin bildiği şu anekdot aklıma geldi;
“Bir gün odun kırıyordum. Çok yorulmuştum. Birkaç köylü de orada idi; bana yardım etmiyorlardı. Namaz vakti idi. Üstad’ımız geldi. Ben odun taşıyordum, kimse de yardım etmiyordu. Bunun üzerine Üstad gelip bana yardım etmeye başladı. Ancak azar azar ve çok yavaş götürüyordu. Ben de hiddetlendim:
“Üstad’ım niye boşuna gidip geliyorsun? Sen git yerinde otur, ben senin beş altı defada götürdüğünü bir defada götürürüm” dedim. Üstad’ımız;
“Kardaş! Ben sana gayretin ne kadar hayırlı olduğunu gösteriyorum. Sen çalışırken, benim oturmamı, gayretim kabul etmiyor. Onun için ben de çalışacağım.” dedi. Bana biraz nasihat etti ve dedi:
“Eğer gayretin ne kadar hayırlı olduğunu bilseydin, ömrünün bir dakikasını boşa geçirmezdin! O mahşer gününde sana ne kadar menfaat vereceğini bilseydin, bir dakika boş durmak istemezdin.” [3]
Son olarak şu “Rehber Böcek” başlıklı ve ibretli hikâyeyi de aktarmak isterim;
Ebü’l-Haccac Aksurî’ye:
– Maneviyatta rehberin kim? diye sorduklarında:
– Bir böcek, dedi.
Alay ediyor sandılar. İzah etti:
– Dışarıda gezerken, fener direğine çıkmak isteyen küçük bir böcek gördüm. Kaygan olduğu için yarı yoldan düşüyor, fakat hiç yılmıyordu. Yüzlerce defa aynı hareketi tekrarladı. Onu o halde bırakıp mescide gittim. Çıktığımda bir de ne göreyim, direği tırmanmış, fenerin yanında duruyor. O hayvan engellerden yılmama ve sebat etme konusunda rehberim oldu.”
Gayretin(m)iz daim olsun inşallah…
M. FAHRİ UTKAN
[1] [2] [3]