Hz. Ebubekir vefatı öncesi kızı Hz. Ayşe’ye “senden daha sevimli servet bırakmıyorum. Seni kaybetmekten daha büyük bir fakirlik ise bilmiyorum” der. Hz. Ayşe hakkında ayet nazil olan “âlim sahabe hanımlar’’ arasında yer alır.

Peygamber Efendimizin (asm) eşi olduğu için “ümmü’l-müminin” ve Hz. Ebubekir’in (ra) kızı olduğundan “es-Sıddıka” ünvanlarıyla anılır. En çok hadis rivayet eden sahabeler arasındadır. 2210 hadis rivayet etmiştir. Rivayet ettiği hadisler Peygamberimizin aile hayatı, günlük hal ve hareketleri, ahlakı, Veda haccı, Cahiliye dönemi tarihi, kadınlarla alakalı hükümler, ibadetler, hukuk gibi konulardadır.

Peygamber Efendimiz onunla sohbet etmekten, sorularına cevap vermekten mutluluk duyar. Davetlere onunla beraber gider, seyahatlerde onunla olmaktan hoşlanır. Zeki, hafızası güçlü, konuşması düzgün, Kur’an’ı ve Peygamberi çok iyi anlar. Bilmediklerini sormaktan çekinmeyerek her türlü cevabı kaynağından öğrenme şansına sahip olması, olgunlaşıp derinleşmesini netice verir.

Peygamber Efendimiz Hz. Hatice’den (ra) sonra en çok Hz. Aişe’yi sevmesinin hikmetlerinden birini “hanımları arasında sadece Hz. Aişe’nin yanında bulunduğu zaman vahiy gelmesi” ifadesinde görebiliriz.

Hz. Aişe muhtelif seferlere katılır. Bunlardan biri Beni Mustalik seferidir. Sefer dönüşü gerdanlığını kaybettiğini farkına varınca aramaya çıktığında ordunun hareket ettiğini görür. Kendisini almaya gelmelerini beklerken orduyu geriden takip etmekle vazifeli Safvan b. Muattal onu devesine bindirip orduya yetiştirir.

Bu olay münafıklar tarafından iftira şeklinde kullanılarak çeşitli dedikodular ortaya atılır. Bazı Müslümanların da alet olması neticesinde Hz. Aişe ve ailesi büyük sıkıntı çeker. Nazil olan Nur Suresinin 11 ve 12. ayetleriyle Hz. Aişe’nin masumiyeti bizzat Cenab-ı Hak tarafından bildirilmiş olur. Hz. Aişe’nin üstün şahsiyetiyle ilgili başka bir olay; teyemmüm ayetinin nüzûlune vesile olmasıdır. Kardeşi Esma’dan ödünç aldığı gerdanlığı kaybeder. Bulunulan yerde arama yapılırken suyun olmamasından dolayı namazın geçme tehlikesi karşısında Hz. Ebubekir ve bazı Müslümanlar Hz. Aişe’ye kızarlar. Bu sırada teyemmüm ayeti nazil olur. Önce kızanlar, hayırlı bir işe sebep olduğundan kendisine dua ederler.

Peygamber Efendimiz son nefesini onun yanında verir ve burada defnedilir. Kıskanç olarak bilinmesine rağmen; Peygamber Efendimizin hanımları, kızı Hz. Fatıma, Hz. Ali ve diğerlerinin faziletlerini naklettiği hadislerle tanınmalarını sağlayacak şekilde alicenap bir kişiliğe sahiptir.

Hz. Aişe, Peygamber Efendimizin vefatından sonra evini ve Medine’yi ilim irfan yuvası haline getirir. Yıllar boyunca devam eden eğitim-öğretim sayesinde çok sayıda talebe yetiştirir.

Siyasi alanda da önemli etkileri olan Hz. Aişe, ilk iki halife zamanında siyasetle ilgilenmez. Hz. Osman (ra) zamanında özellikle valilik tayinleri konusunda kendisine şikayetler gelir. Hz. Osman’ın şehit edildiğini, Hz. Ali’nin halifeliğini Medine dışında yolda öğrenir.

Cemel olayı İslam dünyasında önemli izler bırakır. Hz. Aişe’nin bulunduğu taraf ile Hz. Ali taraftarları arasında cereyan eden bu savaşla ilgili olarak konuşmaktan ehl-i Sünnet alimleri sürekli çekinmişlerdir. Bediüzzaman, Cemel Savaşı’nın nedenini Emirdağ Lahikasındaki bir mektubunda şöyle açıklar: “Ehl-i Sünnet ve l-Cemaat, Sahabeler zamanındaki fitnelerden bahis açmayı menetmişler. Çünkü Vakıa-i Cemelde Aşere-i Mübeşşereden Zübeyir ve Talha ve Aişe-i Sıddika (ra) bulunmasıyla Ehl-i Sünnet Velcemaat, o harbi, içtihad neticesi deyip, “Hazret-i Ali (ra) haklı, öteki taraf haksız; fakat içtihad neticesi olduğu cihetle affedilir”

Hz. Aişe’yi (ra) rahmetle anıyoruz.

Kategori: