Duygusal yeme (duygusal açlık) sıkıntı, stres, iş yükü ya da travmatik olaylar dolayısıyla yeme isteğinin artması olarak tanımlanıyor. Mutluluk dahi duygusal yeme isteğini tetikleyebiliyor. Bunun alışkanlık haline geldiği kişilerde yemek yeme eylemi duygusal bir kaçış oluyor. Bu eylem rahatlama, eğlenme ya da bir şeyi kutlama adına araç olabiliyor. Bu kişiler fiziksel açlıktan ziyade duygusal isteklerini yemek yeme ile bastırmaya yönelebiliyorlar.
Yaşanılan ruhsal açlık ya da çatışmalar kişiyi yemek yemekten haz almaya itebiliyor. Yemek anında haz alınıyor fakat sonrasında pişman olup suçluluk duygusu yaşanıyor. Duygusal açlığı fiziksel ihtiyaç olarak algılayıp yemek yiyerek gideren kişilerde şişmanlama ve buna bağlı olarak ilerleyen dönemlerde depresyon görülebiliyor. Orantısız şekilde yediklerimiz bağırsak floramızı, bağırsaklarımız da duygularımızı değiştiriyor.
Bu tanımlama ve durum genellikle toplumda bilinir hale geldi. Sürekli atıştırma durumu olan, kalori dengelemesi yapmadan yemek yiyen veya gece kendini dolabın başında bulan her birey duygusal yiyici olduğunu düşünmekte. Gözlemlediğim bazı danışanlar ‘’Hocam yeme bozukluğum olabilir.’’ veya ‘’Ben duygusal açlık yaşıyorum, kendimi ansızın dolabın başında buluyorum.’’ gibi geri bildirimler veriyor. Burada yeme bozukluğu olarak değerlendirebileceğimiz şey bir hastalık kategorisindedir ve tanısını anca doktorlar koyabilir. Eğer gece yemek yeme alışkanlığımız varsa veya üzülünce kendimizi yemek yerken buluyorsak bu her zaman bizim bir yeme bozukluğumuzun olduğu veya duygusal açlık yaşadığımız anlamına gelmez. Belki de sadece orantısız kalori kısıtlıyoruzdur?
Yemek yeme düzeniyle alakalı problem yaşayan birçok birey bunun bir hastalık veya eğilim olduğunu düşünebilir. Fakat bu durumun tanısını koymak veya bunu bir hastalık olarak adlandırmak sandığımız kadar kolay değildir. Öncelikle yeme alışkanlıklarımızı sorgulamamız gerekir. Günlük bedenimin ihtiyacı olan yeterli enerjiyi alıyor muyum? Protein, yağ ve lif dengesini sağlayabiliyor muyum? En önemlisi bedenimin enerji ihtiyacını karşılayacak yeterli ve sağlıklı karbonhidratı vücuduma veriyor muyum?
Günlük almamız gereken karbonhidrat, yağ ve protein miktarları kişinin sağlık durumuna dair tüm değerler incelendikten sonra belirlenir. Genel sağlıklı beslenme kurallarına göre günlük alınması gereken karbonhidrat miktarı beslenmemizin %55-60’ı, yağ miktarı %25-30’u ve protein miktarı ise %12-15’i şeklinde olmalıdır. Bu değerlerin altında kalan ve gün içinde kalori kısıtlamasını benimsediğimiz bir beslenme modelimiz varsa gün sonunda enerjimizin düşmesi, sinirlilik veya halsizlik durumu yaşamamız muhtemeldir. Bu ruh hali ve yönelimle gece dolabın karşısında tat-doku-lezzet gözetmeksizin sadece atıştırma hali aslında duygusal yeme gibi komplike bir durumdan ziyade, kilo verme amacıyla yapılan orantısız ve yanlış kalori kısıtlamasından ibaret olabilir.
Kendimize hastalıklara dair tanılar koymadan ve evhamlanmadan önce mutlaka beslenmemizi gözden geçirmeliyiz. Güne yeterli ve dengeli bir kahvaltı ile başlıyor muyum? Gün içerisinde enerjimin düşmesini engelleyecek yeterli protein ve karbonhidratı içeren ara öğünümü yapıyor muyum? Akşam yemekte sonrasında şekerimin daha çok düşmesine ve beni tatlıya daha çok yönlendirecek basit şeker ve basit karbonhidrat içeren öğünlerden uzak duruyor muyum? Sadece kilo verme amacı ile sürekli detoks veya sıvı beslenmeye mi yönleniyorum? Sağlıklı karbonhidratlar olan tahıllı ekmek, tahıllı makarna, bulgur pilavı veya yulaf gibi besinlerden destek alıyor muyum? Yeterli kadar su içiyor muyum? Yeterli kadar uykuma dikkat ediyor muyum? Duygusal yiyiciyim veya duygusal açlık beni yemek yemeye yönlendiriyor demeden önce gün içerisindeki besin tüketim kaydımızı gözden geçirmek bizi sağlıklı beslenen ve bedenine özenle yaklaşan bireyler arasında tutacaktır.
Ne yediğimiz, nasıl yediğimiz, hangi hızda yediğimiz veya yememiz gerekirken yemediklerimiz bizim bağırsak floramızın kimliğini belirler. Bu kimlik ile duygusal açlık mı yaşıyoruz yoksa sadece yanlış şekilde beslenip kalori mi kısıtlıyoruz bunu daha iyi analiz edebiliriz. Peki siz hangi gruptasınız?
Diyetisyen Nurbahar Salihoğlu