Eğitimci-Psikolojik Danışman Mehmet Hilmi Eren ile yeni eğitim-öğretim döneminde uyumu yakalamanın ve gayreti taze tutmanın yollarını konuştuk. İstifadeniz bol olsun.
Yeni eğitim öğretim dönemine giriyoruz. Okula ara veren çocuklara adaptasyon sürecinde neler tavsiye edersiniz?
Ailelerin uzun tatil dönemlerinde çocukların mevcut okul ve ders rutinini -istemeden ve farkında olmadan- bozduğunu da gözlemleyebiliyoruz. Tamamen ders ve öğrenmeden kopma da olmamalı. Bu tatilin; eğlenceli olmaması, öğrenme dışında aktivite olmaması anlamanı da elbette gelmiyor.
Çocukların uzun tatil dönemlerinde günlük rutinlerini kaybetmemeleriyle birlikte; uyku saatleri değişiyor, ekran süreleri artıyor, ders çalışma alışkanlıkları zayıflayabiliyor. Bu yüzden ailelerin ilk adımı, çocuğun hayatına yeniden bir düzen getirmek olmalıdır. Rutinler küçük adımlarla, kademeli şekilde kurulmalı; uyku ve yemek saatleri yavaş yavaş okul temposuna çekilmelidir.
Ayrıca çocuğun zihinsel olarak da hazırlanması da önemlidir. Okul hakkında olumlu konuşmalar yapmak, arkadaşlarını göreceğini, yeni şeyler öğreneceğini hatırlatmak faydalıdır. Türk aile yapısında sık rastladığımız bir durum, bu dönemde çocuğa eleştirel yaklaşmak olabiliyor. Oysa çocuk “Artık büyüdün, çalışmalısın” gibi uyarılardan çok, teşvik edici cümlelere ihtiyaç duyar. “Bu yıl seni yeni bilgiler bekliyor, merak ettiklerini öğrenmek çok keyifli olacak” gibi ifadeler adaptasyonu kolaylaştırır.
Aileler için Ev Okulu Derneği olarak hazırladığımız ve Prof. Dr. Müge Yukay YÜKSEL ile gerçekleştireceğimiz; “Okula Uyum, Hazır Oluş ve Okul Dönemi Davranış Sorunları Eğitimi” de ebeveynlere ışık tutan içeriğe sahip bir program oldu.,
Yeni başlayan miniklerin uyum sürecini kolaylaştırmak için neler yapılabilir?
Adaptasyonun en hızlı şekilde olmasını sağlayacak unsurlardan bir tanesi; mevcut aile yapısındaki sağlıklı iletişim ortamı ve tutarlı ebeveyn yaklaşımlarıdır.
Okula yeni başlayan küçük çocuk için en temel ihtiyaç güven duygusudur. Çocuk, öğretmeni ve okul ortamını güvenli bulduğunda çok daha rahat uyum sağlar. Bu süreçte anne-baba ile öğretmen arasındaki iletişim çok önemlidir. Çocuğun alışması için başlangıçta kısa sürelerle okulda kalmasına izin verilebilir, bu süreler kademeli bir şekilde zamanla artırılmalıdır.
Veda anları da kritik bir noktadır. Ebeveynlerin “Kapıda bekliyorum” gibi gerçekçi olmayan sözler vermemeleri gerekir. Bunun yerine kısa ve net bir cümleyle ayrılmak daha güven vericidir. Evde de hazırlık süreci desteklenmelidir. Çocuğun okul çantasını hazırlarken sürece katılması, kıyafetlerini seçmesine izin verilmesi, onun süreci sahiplenmesine yardımcı olur.
Türk aile yapısında dede ve nineler de sürece dâhil olabiliyor. Onların da aynı şekilde destekleyici bir dil kullanmaları, çocuğun kafasının karışmaması açısından önemlidir.
Öğrencilerde gayreti uyandırmak, meraklı, çalışkan, yetenekli bireyler yetiştirmek için ne yapmak gerekir?
Öğrenme azminin temelinde merak vardır. Çocuk merak ettiği bir konuyla karşılaştığında, doğal olarak gayret gösterir. Öğretmenlerin dersleri sadece kitap bilgisiyle sınırlı tutmayıp, yaşantıya dayalı ve keşif odaklı hâle getirmeleri çok önemlidir. Matematiği pazarda, ölçüleri mutfakta, fen bilgisini doğada göstermek çocuğun ilgisini artırır.
Aileler de çocuklarına yalnızca “Ders çalış” demek yerine, çabayı takdir etmeyi alışkanlık hâline getirmelidir. Türk aile yapısında genellikle eksikler daha çok dile getirilir. Oysa küçük başarıların övülmesi çocuğun içsel motivasyonunu güçlendirir. “Gayretini görüyorum, çok güzel ilerliyorsun” gibi ifadeler çocuğun çalışma isteğini artırır.
Her çocuğun öğrenme hızı farklıdır. Çalışkanlık sadece notlarla ölçülmemeli, çocuğun önceki performansına göre gelişimi değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım çocuğa “Yapabiliyorum” duygusu kazandırır.
Çocukların her birinde birbirinden farklı yetenekler var. Bu yetenekleri açığa çıkarıp topluma kazandırmak için eğitim sisteminde neler yapabiliriz?
Klasik eğitim sistemleri çoğunlukla akademik başarıya odaklanıyor. Oysa çocukların potansiyelleri çok daha geniştir. Spor, sanat, müzik, teknoloji, el becerileri gibi alanlara erken yaşta fırsat verilmesi gerekir. Eğitim çok boyutlu hâle geldiğinde her çocuk kendi alanında parlayabilir.
Öğretmenlerin de bu süreçte sadece ders anlatan değil, aynı zamanda öğrenciyi gözlemleyen rehberler olması önemlidir. Çocuğun sahnedeki özgüveni, takım oyunlarındaki liderliği, resim yaparken ki dikkati bize yetenekleri hakkında çok şey söyler.
Türk aileleri genellikle çocuklarının yeteneklerini fark etseler de akademik başarıyı öne çıkarıyor. Ancak unutulmamalı ki, yeteneklerini geliştiren çocuk akademik açıdan da daha motive olur. Eğitim sistemi içerisinde kulüpler, atölyeler, proje temelli çalışmalar ve bireysel gelişim dosyaları yaygınlaştırılarak çocukların farklı alanlarda kendilerini göstermeleri sağlanmalıdır.
Çocukların erken dönemde keşfedilmesi, varsa olası problem alanlarının fark edilmesi ve gerekli müdahalelerin yapılması önemle üzerinde durduğumuz bir konudur. Ebeveyn olarak çocuğunuzun güçlü ve desteklenmesi gereken özelliklerini bilmek ve uygun şekilde onu desteklemek ihmal edilmemesi gereken de bir başlıktır. Bu konuda derginizin tüm okurları ücretsiz olarak başvurabilecekleri Ev Okulu Derneği’nin portalından hizmet alabilir.
Bu projeyle de amacımız: Çocuklarımızın mümkün olduğunca erken dönemde yeteneklerinin ve gelişim alanlarının keşfedilmesini sağlamak ve fark edilmeyen, keşfedilmeyen yeteneklerin kaybolmasının, körelmesinin önüne geçmektir.
Aile eğitimlerine çok önem veriyorsunuz. Aile çocuğun gelişiminde ne kadar etkili?
“Aile, çocuğun ilk okuludur. Eğitim aslında evde başlar. Ev eğitimin merkezidir. Her ev bir okuldur.” gibi sloganlar hem şahsımın hem de Ev Okulu Derneği’nin yıllardır ailelere aktardığı ifadelerdendir. Çocuk iletişim kurmayı, problem çözmeyi ve değerler sistemini öncelikle ailesinden öğrenir. Okulda verilen eğitim, ailede desteklenirse kalıcı hâle gelir.
Çocuğun gelişiminde aile desteği sadece derslerle ilgili değildir. Çocuğun kendini değerli hissetmesi, duygularının anlaşılması ve güven ortamında büyümesi çok daha önemlidir. Türk aile yapısında kimi zaman aşırı kontrol eğilimi görülebiliyor. Bu iyi niyetli olsa da çocuğun bağımsız karar verme becerisini zayıflatıyor. Bunun yerine çocuğa alan tanımak, fikirlerini dinlemek ve sorumluluk vermek gelişimine katkı sağlar.
Ailede babanın rolü de kimi zaman ihmal edilebilmektedir. Çocuktaki özgüven duygusunun gelişiminde, akademik başarısında babanın destekleyici rolü kesinlikle ihmal edilmemelidir. Bu doğrultudan hareketle 17 senedir babalara ulaşmaya ayır bir önem vermekteyim ve sonuçlarını da gördükçe mutlu oluyorum.
Bu noktada aile eğitimleri kritik rol oynar. Anne-babaların çocuk gelişimi, iletişim becerileri ve pedagojik yöntemler konusunda bilinçlenmeleri hem kendi ebeveynlik rollerini kolaylaştırır hem de çocuğun ruhsal, sosyal ve akademik gelişimini destekler.