Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the wordpress-seo domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /var/www/vhosts/kuranikerim.app/httpdocs/wp-includes/functions.php on line 6114
Kurban ibadetinde fısktan kaçınmak… - Kuranı Kerim Meali Uygulaması
Kuranı Kerim Meali Uygulaması
Başucu Uygulamanız

Kurban ibadetinde fısktan kaçınmak…

0

 

Kurban, İslâm dininde insanı Allah Teâlâ’ya yaklaştıran bir ibadettir. Bu nitelik kurbanın tanımında da vardır. Kelime olarak “kurb” kökünden türemiştir. İnsana saadet kazandıracak amelleri Yüce Allah’a itaat niyetiyle ifa etmek kurb’tur.1 Kurban kelimesi Kur’an’da bizzat kullanılmaktadır.2

Çoğulu ve tekili için aynı kelime kullanılır. Kelimenin ilk kullanılış şeklinde, melike yakınlaşmak için ona hizmette bulunmak kast edilmiştir.3 Terimsel anlamda ise Allah Teâlâ’ya yakınlaşmak; O’nun rızasını kazanmak amacıyla dinin belirlediği vakitlerde şeriatın niteliklerini tavsif ettiği hayvanları Allah rızası için kesmektir.

Kapalılık yok

İnsanı Allah Teâlâ’ya yaklaştıran her ibadetin kelime olarak kurban özelliği olsa da şeriatta terimsel anlam önemlidir. Fıkıh literatürüne de bu tanım girmiştir. Burada bilinmesi gereken şey, kurbanın detaylarının ayetlerde ve daha çok da sünnette geçmesidir. Medine döneminin başından beri kurban kesen ve yoksullarla kurbanını paylaşan Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem detay diyebileceğimiz ayrıntıları bile beyan ederek kurban konusunda bir kapalılık bırakmamıştır.

Sünneti hüküm kaynağı olarak kabul eden müstakim çizgideki Müslümanlar için kurban konusunda hiçbir kapalılık ve müşkül söz konusu değildir. Hem umum halkın zihnini bulandırmak isteyenler hem de kendileri çokça sapık beyanda bulunanlar, birçok konuda olduğu gibi kurban konusunda da Sünnet’i dışlayan cahillerdir.

Kur’an-ı Kerim’de kurban konusundaki ayetler daha ziyade Hac ibadetiyle beraber nazil olmuştur. Bakara Suresi’nde az sayıda ayet olmasına rağmen kurbanla ilgili ayetler daha çok Hac Suresi’nde nazil olmuştur. Hac Suresi’nde kurbanla ilgili teferruatlı malumat verilmiştir.4 Kurbanın tebyin ve temsili ise Sünnet vasıtasıyla bizlere gelmiştir. Dileyenler konuyla ilgili geniş malumat için hadis ve fıkıh kitaplarının ilgili bölümlerine bakabilirler.5

Fısk olur

Putlara kurban kesmek ve hayvan kesiminde besmeleyi (kasten) terk etmek fısktır. Kurbanın ibadet olmasından hareketle, maksatta ve niyette bir sapma durumunun fasıklık oluşuna vurgu yapmak gerekir. Zira Yüce Allah, kendisinden başka bir varlık adına kurban kesmeyi şu ayette fasıklık olarak nitelemiştir:

“(Boğazlanmadan ölmüş olan) leş, (akan, akıtılmış) kan, domuzun eti (yağı, kemiği vb. her şeyini) ve Allah’tan başkası adına kesilenler, size haram kılınmıştır. (Herhangi bir sebeple nefesi tıkanıp) boğularak, (ok, mızrak, kurşun, saçma ve benzeri av aletleri ile değil de; odun, kaya ve benzeri bir şeyle) vurularak, (yüksek bir yerden veya uçurumdan) düşerek, (başka bir hayvan tarafından ezilerek veya) boynuzlanarak ve (av için eğitilmemiş aslan, kaplan, kurt, köpek, kartal gibi) yırtıcı bir hayvan tarafından parçalanarak öldürülen hayvanlar (da leş kapsamına girer.) Ancak (onlardan, canları çıkmadan yetişip besmele çekerek) boğazladıklarınız hariç. (Onların etini yiyebilirsiniz. Ayrıca, eti yenen cinsten olsa ve kesilirken Allah’ın adı anılsa bile) putların önünde kesilen hayvanların (etlerini yemeniz ve bu tarz bir kesim yapmanız da haramdır.)

Bir de fal oklarıyla kısmet aramanız (size haram kılınmıştır. Ancak, eşit derecede meşru iki şey bulunup da aralarında hiçbir aklî seçim yapma imkânı olmadığı zaman kura çekmek helâldir. İşte bütün) bu haram kılınanlar, (kişiyi ve toplumu doğru yoldan saptıran zararlı ve) kötü işlerdir. (O hâlde, asıl savaşmanız gereken şey, din adına -veya dinsizlik adına- uydurulan hurafeler olacaktır. Zira:) Bugün kâfirler, dininizi (yok edip sizi yeniden küfre çevirmek)ten ümitlerini tamamen kesmişlerdir. Öyleyse, onlardan korkup da (hak uğrunda mücadeleyi) bırakmayın, fakat Benden (gelecek azaptan ve Benim sevgimi kaybetmekten) korkun!”6

Küfre gider

Allah’ın ismi bilerek anılmadan7 veya başka varlıkların ismini anarak kurban kesmek o kurbanı haram hâle getirir.8 Hatta böyle kesilen hayvanların etinden yenilmez.9 Enam Suresi’nin 121. ayetinde hayvan keserken Allah Teâlâ’nın adının anılmaması fısk olarak verilmiştir. Hasan El Basrî buradaki fıskı şirk olarak tefsir etmiştir. Zira leşi helal kabul etmek şirktir.10

Yapılan ameli, dinden sıyrılıp çıkmak şeklinde anlayan müfessirler de vardır.11 Gerek Maide Suresi’nin üçüncü ayetindeki; putlar adına kurban kesmek gerekse Enam Suresi’nin 121. ayetindeki besmelesiz kesilerek leşe dönüşen şeyleri yemek fasıklık olarak belirtilmiştir. Böyle bir kesimi helal kabul etmek ise küfürdür.12

Yukarıya almış olduğumuz Maide Suresi’nin 3. ayet-i kerimesi putlar, yontular ve Allah’tan başkası adına kesilen kurbanların haram oluşuna delalet etmektedir.13 Dolayısıyla, leş, akmış kan, domuz eti ve diğer haram kılınan şeyleri yemek Allah celle celaluh’a itaatten çıkmaktır; fasıklıktır.14 Müşrikler gerek Kâbe’nin etrafına dikilen 360 tane puta gerekse farklı yerlere diktikleri putlara ve yontulara kurbanlar kesiyorlardı.15

İhtilaf var

Besmelenin terk edilmesi konusunda ise mezhep imamları arsında ihtilaf vardır. İmam Ebu Hanife, İmam Malik ve İmam Ahmed bin Hanbel, besmelenin unutulup kasten terk edilmemesi durumunda kesilen hayvanın yenilebileceğine karar vermişlerdir. Onların bu içtihatlarını destekleyen rivayetler de vardır.16 Dolayısıyla bir Müslüman besmeleyi unutarak hayvan boğazlayacak olursa, böyle bir hayvanın etinden yemek fasıklık değildir. Bilerek besmeleyi terk etmek eylemi ve kesileni fıska dönüştürür.17

Bu bağlamda şu hususu unutmamak gerekir; fıkıh âlimlerinin çoğunluğuna göre, (kesenlerin) kitabi olmasına rağmen Allah Teâlâ yerine İsa’nın adıyla hayvan kesmeleri caiz olmadığı gibi, mürtetlerin, puta tapanların, Mecusilerin kestikleri de yenilmez. O etlerden yemek haramdır.18

Elbette bu grubu çoğaltmak ve güncellemek gerekir. Bu yaklaşıma göre İslâm’ı, hayatın tüm alanlarında tek ve mutlak hayat tarzı kabul etmeyen hiç kimsenin kestiği asla yenilmez. Bu hükme, İslâm’a karşı din olma iddiasındaki tüm ideolojiler; seküler ve pozitivist hayat tarzları, deist ve ateist yaklaşımlar dâhildir. İnsanlar, Allah Teâlâ’nın dinini halisane yaşamak yerine başka varlıkların emirlerini de din yerine koyarak onlara uyacak olurlarsa bu kişiler müşriktirler.19 Dolayısıyla bu kimselerin kestikleri de fısktır ve kestiklerinin yenilmeleri asla helal değildir.

Hükümleri bilmeli

Müslümanların kurbanla ve hayvan kesimiyle ilgili dini hükümleri bilmeleri şarttır. Şayet bu hükümleri bilmeyecek olurlarsa haramlara düşebilirler. Bu hükümler cümlesinden olmak üzere kurban bir ibadettir. Sadece Allah için eda edilir. Allah Teâlâ’dan başka hiç kimse için kurban kesilmez.

Dirileri putlaştırarak onlar adına kurban kesmek haram olduğu gibi bu cümleden olmak üzere siyasal özellikli bazı kişilerin ölüsünü veya dirisini putlaştırarak onların ismiyle; yüceliğine kurban kesmek de haramdır. Buna bidatlerle dolu yatır ve türbe ziyaretlerindeki ölüyü ilahlaştıran kurban kesimleri de dahildir.

Ülkemizde bir ara sol ve sağ tağutlar siyasal mitinglere çıktıklarında yollarına kurbanlar (!) kesilir ve haramlar işlenirdi. Hâlen bu bidatlerin bir kısmı yeterli bilgisi olmayan Müslümanlar arasında vardır. Yukarıya almış olduğumuz ayetler bu davranışların fısk ve şirk oluşuna vurgular yapmaktadır.

Dr. Mehmet Sürmeli/ İrfanDunyamiz.com

DİPNOTLAR

1 Cürcânî, Târifat, s. 174.
2 Bak: Âl-i imran 3/183; Maide 5/27; Ahkaf 46/28.
3 Isfahânî, Müfredat, s. 664.
4 Bak: Hac suresi 22/30-37.
5 Fıkıh kitaplarına bakamayanlar için bak: TDV İslâm Ansiklopedisi, 2002, Ankara, c. s. 26433-435.
6 Maide 5/3; Tercih ettiğimiz yukardaki meal, Mahmut Kısa’nın açıklamalı mealinden alınmıştır.
7 İbni Vehb, el-Vâdıh, c. I, s. 187.
8 Hasan el-Basrî, Tefsir, c. I, s. 220.
9 Bak: Enam 6/119, 121.
10 Hasan el-Basrî, Tefsir, c. I, s. 220.
11 El-Kâri, Molla Ali, Envar’u-l Furkan ve Esrar’u-l Kur’an, c. I. s. 495.
12 İbni Vehb, el-Vâdıh, c. I, s. 187 ve ayrıca bak: a.g.e. c. I, s. 243.
13 Mukatil, Tefsir, c. I, s. 279-280.
14 Taberî, Cami’u-l Beayan, c. IV, s. 417.
15 Taberî, Cami’u-l Beayan, c. IV, s. 413-4.
16 İbni Kesir, Teefsir’ü-l Kur’an’i-l azim, c. II, s. 161-162.
17 Mâturîdî, Te’vilât, c. IV, s. 246.
18 Mâturîdî, Te’vilât, (tahkik içerisinde, Mecdi Basellum), c. III, s. 448.
19 Zemahşerî, Keşşaf, c. II, s. 59.